Coğrafyanın Dilinden / BUNU BİLİYORMUSUNUZ...
Sayfa Yükleniyor...

Anasayfa
cografyanindilinden.somee.com


COĞRAFYANIN DİLİNDEN
BUNU BİLİYORMUSUNUZ?..



HV. PLT. TEĞ. AYFER GÖK

28 Kasım 1977 yılı Burdur doğumlu Hava Plot Teğmen ve Türkiye'nin ilk şehit kadın plotudur.

Ayfer Gök, Hava kuvvetlerinde 1998 - 2001 yıllarında hizmet vermiş Türkiye'nin kadın plotuydu.

Hava Pilot Ayfer Gök 28 Kasım 1977 yılında Burdur'un Bucak ilçesinde dünyaya geldi. Ayfer Gök, Kamyon şoförlüğü yapan babasını 1 yaşında kaybetti. Ailesinin geçimine yardım etmek için evlerinin balkonundaki halı tezgahında kilim dokuyarak evin geçimine katkıda bulundu. Liseden sonra ODTÜ'de matematik bölümünü kazanan Ayfer Gök, amcasının yönlendirmesiyle Hava Harp Okuluna başladı. 1994 yılında teğmen adayı olarak başladığı dört yıllık eğitimini 1998 yılında iyi dereceyle bitirdi. Çiğli Ana Jet Üssü'nde iki yıl uçuş eğitimi aldı.

Ayfer Gök, Konya’daki 3. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda 8 Mayıs 2000 tarihinde başladığı görevine devam ederken, 9 Şubat 2001 tarihinde F-5 uçağıyla eğitim uçuşu gerçekleştirdiği sırada, uçağın belirlenemeyen bir nedenle arızalanması sonucunda, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki Yunt Dağları eteklerinde ormanlık alana düşerek şehit oldu. Ayfer Gök Hava Harp Okulundan arkadaşı olan Kemal Karlıtepe ile sözlenmişti.

Şehit Ayfer Gök Memleketi Bucak’ta Hacısarılar Mezarlığı'na defnedildi. Cenaze töreninde tabutunun üstüne Türk bayrağının yanı sıra, bir asker kepi, kırmızı renkli bir yazma ve bir gelin duvağı kondu. Ayfer Gök'ün ablaları kardeşlerinin ölümünden sonra doğan çocuklarına Ayfer adını vermişlerdir.

Teğmen Gök'ün adı ayrıca, ölümünden sonra çeşitli kurum ve yapılara verildi:

  • Antalya Konyaaltı Şehit Teğmen Ayfer Gök Anaokulu
  • Burdur'un Bucak ilçesinde bir Anadolu lisesi
  • Burdur'da İbrahim Zeki Burdurlu Caddesi'nde bulunan bir kavşak
  • Mardin'in Artuklu ilçesinde bir ortaokul
  • Konya'nın Selçuk ilçesinde bir anaokulu
  • Burdur'un Tefenni ilçesinde bir anaokulu
  • Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde bir anaokulu


  • Şehit Teğmen Ayfer Gök'ün uçağının düştüğü Karaman Ermenek'te çoban Hikmet Demircan tarafından hazırlanan mezarda, 2020 yılında Ermenek Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi yapılarak ziyaretlere açıldı.

    Kaynak: Wikipedia





    SÜREYYA AĞAOĞLU

    Azerbaycanlı Türk avukat ve yazar. Türkiye'nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucularındandır.

    1920 yılında İstanbul Kız Lisesi'nden mezun olduktan sonra 1921 yılında, hukuk eğitimi görmek için Darülfünun'a başvurdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başvuran ilk kız öğrenci olarak fakültenin kız öğrencilere açılmasında öncü rol oynadı.

    Süreyya Ağaoğlu, 1925'te bu fakülteden mezun olduktan sonra Ankara'da Şurayı Devlet Tanzimat Dairesi'nde çalıştı. 5 Aralık 1927'de Ankara Barosu'na kaydoldu. 1928'de serbest avukatlık ruhsatını alarak, “Türkiye'nin ilk kadın avukatı” unvanının sahibi oldu ve hayatı boyunca avukatlık mesleğini sürdürdü. 1936 yılında Ankara Barosu'ndan naklen İstanbul Barosu'na kaydedildi.

    İngilizce ve Fransızca bilen Ağaoğlu, meslek yaşamı boyunca çok sayıda uluslararası konferansta Türkiye'yi temsil etti. 1946'daki girişimleri sonucu İstanbul Barosu'nun Beynelmilel Barolar Birliği'ne üye olmasını sağladı. 1946-1960 arasında bu birliğin tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak kaldı.

    1952'de Milletlerarası Kadın Hukukçular Birliğine üye oldu. 1960 yılında Kadın Hukukçular Birliği'nin BM Cenevre Teşkilatı temsilcisi seçildi. 1980-1982 Hukukçu Kadınlar Federasyonu ikinci başkanı oldu. Önemli sivil toplum kuruluşlarının kurulmasında rol aldı. Bunların arasında 1996 -2000 yılında başkanlığını yaptığım Türk Hukukçu Kadınlar Derneği başta olmak üzere, Üniversiteli Kadınlar Derneği, Hür Fikirleri Yayma Derneği, Soroptimistler İstanbul Kulübü, Türk Amerikan Üniversiteliler Derneği, 1948'de kendi kurduğu Çocuk Dostları Derneği bulunmaktadır. Londra'da Gördüklerim ve Bir Hayat böyle Geçti adlı kitaplarıyla çeşitli hukuki makalelerinin yazarıdır.

    Süreyya Ağaoğlu, 29 Aralık 1989'da İstanbul'da katıldığı “Kadın Hakları ve Çağdaşlaşma” konulu bir panelden ayrılırken düşüp beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti.

    Süreyya Ağaoğlu'nun Aile fotoğrafları, mektupları, gazete kupürleri gibi belgelerden oluşan özel arşivi, İstanbul'daki Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.

    Kaynak: Wikipedia





    PROF. DR. AZİZ SANCAR

    Doktor, akademisyen, Nobel ödülü alan ilk Türk biyokimyager ve moleküler biyoloğudur.

    2015 yılında, Tomas Lindahl ve Paul L. Modrich ile birlikte DNA onarımına ilişkin çalışmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülmüştür.

    Aziz Sancar, 1997 yılından beri ABD'deki Kuzey Karolina Üniversitesi'nde görev yapmaktadır. Son 20 yıldır DNA onarımının pek çok parçasının tanımlanmasında kullanılan biyokimyasal yaklaşımlardaki öncülüğü ile tanınmıştır. Aynı zamanda ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilen ilk Türk bilim insanıdır.

    Aziz Sancar'ın geliştirip ismini koyduğu "maxicell tekniği" ve kendi buluşunu yapıp ismini koyduğu "excinuclease/excision nuclease enzimi" terimleri, İngiltere'deki Oxford Üniversitesi Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Sözlüğü'ne girmiştir.

    1963 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1969 yılında birincilikle mezun oldu. İki yıl Mardin / Savur'da bir sağlık ocağında hekimlik yaptıktan sonra bir NATO-TÜBİTAK bursu ile önce Johns Hopkins Üniversitesi'ne giderek 1,5 yıl orada araştırmalarına devam ettikten sonra, uyum sorunları sonrası tekrar Türkiye'ye döndü. ABD'de eğitimini tamamlamak istediğinden Dallas Teksas Üniversitesi'ne gitti. Dallas'ta iken üniversitenin moleküler biyoloji programına ve Claud Stanley Rupert’ın laboratuvarına katıldı. Bu laboratuvarda Sancar, danışmanı Claud Stanley Rupert ile ''fotoliyaz'' olarak adlandırılan bir geni klonlamış ve genetik mühendisliği ile bakterilerde çok yüksek oranlarda çoğaltmıştır. Bu genin kodladığı enzim, ultraviyole ışıkları ile zarar görmüş DNA'nın onarımını yapmaktaydı. Bu buluş, Aziz Sancar’ın önce yüksek lisans, ardından doktora derecesi (1977) almasını sağladı.

    Aziz Sancar, 1977-1982 yılları arasında Yale Üniversitesi'nin tıp fakültesinde çalıştı. Bu dönemde fotoliyaz enzimi çalışmalarına ara verip nükleotit kesim onarımı araştırmalarına başladı. DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. 1997 yılından itibaren araştırmalarını biyokimya ve biyofizik alanında yaptığı çalışmalarla tanınan ABD'nin Kuzey Carolina eyaletindeki Chapel Hill'de, Kuzey Carolina Üniversitesi biyokimya ve biyofizik bölümünde sürdürmektedir.

    DNA onarımı, hücre dizilimi, kanser tedavisi ve biyolojik saat üzerinde çalışmalarını sürdüren Sancar, 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayımladı. Sancar, kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller aldı. 2001 yılında Amerikan Kimya Cemiyeti tarafından verilen Kuzey Carolina Seçkin Kimyager Ödülü'nü almaya hak kazanan Sancar, 2005 yılında bilim dünyasının en prestijli üyelikleri arasında yer alan ABD Ulusal Bilimler Akademisi’ne seçilerek bu akademiye seçilen ilk Amerikalı Türk bilim insanı oldu.

    Kaynak: Wikipedia





    LEPTOSEFALİ (LEPTOCEPHALUS) BALIĞI

    Leptosefali ince kafa anlamına gelen bir yılanbalığının Elopomorpha üst takımının diğer üyelerinin düz ve şeffaf larvasıdır

    Leptosefali, 4 takımda, 24 ailede ve 156 cinste 801 tür içeren en çeşitli teleost gruplarından biridir. Layince adı Leptocephasus'dur.

    Leptocephalus larva evresine sahip balıklar arasında conger , moray yılan balığı ve bahçe yılan balığı gibi en bilindik yılan balıkları ve Anguillidae familyasının üyeleri ile birlikte daha az bilinen 10'dan fazla deniz yılan balığı türü yer alır. Bunların hepsi Anguilliformes takımının gerçek yılan balıklarıdır .

    Bu tür larvalara sahip olan diğer dört geleneksel elopomorf balık takımının balıkları vücut biçimleri bakımından daha çeşitlidir ve bunlar arasında tarpon, kemik balığı, dikenli yılan balığı, pelikan yılan balığı ve Cyema atrum gibi derin deniz türleri ve dev Leptocephalus benzeri larvalara sahip notacanthidae türleri bulunur .

    Leptosefali (tekil leptosefali) tümünde yanal olarak basık gövdeler vardır. Gövdenin iç kısmında şeffaf jöle benzeri maddeler ve dış kısmında görünür miyomerlere sahip ince bir kas tabakası bulunur. Vücut organları küçüktür ve bağırsakları için sadece basit bir tüpleri vardır. Bu özelliklerin birleşimi, canlıyken çok şeffaf olmalarına neden olur. Leptosefali'nin kuyruk yüzgeçleriyle birleşen sırt ve anal yüzgeçleri vardır, ancak pelvik yüzgeçleri yoktur.

    Leptocephali, çoğu balık larvasından farklıdır çünkü çok daha büyük boyutlara ulaşırlar [ 5 ] ve yaklaşık üç aydan bir yıldan fazla süren uzun larva dönemlerine sahiptirler. Bu organizmaların bir diğer ayırt edici özelliği de mukuslu keseleridir. [ 2 ] Tipik anguilliform yüzme hareketleriyle hareket ederler ve ileri ve geri yüzebilirler.

    Leptocephalus brevirostris 1856'da biyolojik tür olarak ilan edildi, ancak daha sonra Linnaeus tarafından 1758'de ilan edilen ve dolayısıyla önceliğe sahip olan Anguilla anguilla'nın larvası olduğu bulundu.

    Kaynak: Wikipedia





    FATMA ALİYE HANIM

    Türk edebiyat tarihinin ilk kadın edebiyat yazarı.

    Fatma Aliye hanım 9 Ekim 1862 yılında İstanbul'da doğdu ve 13 Temmuz 1936 yılında İstanbul'da vefat etmiştir.

    Fatma Aliye hanım, Osmanlı Türkü yazar, çevirmen ve aktivist. Tanzimat'tan İkinci Meşrutiyet'e uzanan süreçte roman, felsefe, İslam, kadın hakları ve tarih üzerine eserler vermiştir.

    Edebî yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet'in Volonté adlı romanını Meram adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı "Bir Hanım" imzasıyla yayımlamıştır. Bu başarısıyla babasının dikkatini çeken Fatma Aliye Hanım, kendisinden ders almaya, fikir tartışmaları yapma olanağına kavuşmuştu. "Bir Hanım"ın gösterdiği çabalar, ünlü yazar Ahmed Midhat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övüldü ve yazar kendisini manevi kızı kabul etti. Fatma Aliye Hanım, bu ilk çevirisinden sonraki çevirilerinde "Mütercime-i Meram" takma adını kullandı.

    1891 yılında Ahmed Midhat Efendi ile birlikte Hayal ve Hakikat adlı romanı yazdı. Romanın kadın ağzından olan kısmı Fatma Aliye Hanım'ın, erkek ağzından olan kısmı Ahmed Midhat Efendi'nin kaleminden çıkmıştı. Eser, "Bir kadın ve Ahmed Midhat" imzasıyla yayımlandı. Fatma Aliye Hanım, 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fatma Aliye Hanım, edebî eserlerinin yanı sıra kadın sorunları ile ilgili de eser vermişti. Hanımlara Mahsus Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazdı ve muhafazakâr görüşlerden kopmadan kadın haklarını savundu.

    Fatma Aliye Hanım'ın edebiyat dışındaki uğraşı alanlarından bir başkası ise yardım cemiyetleri idi. 1897 yılında 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda yaralanan askerlerin ailelerine yardım amacıyla Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazılar yazdı, "Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti" adlı bir dernek kurdu. Bu dernek, ülkedeki ilk resmî kadın derneklerinden biridir. Fatma Aliye Hanım, Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin de ilk kadın üyesidir.

    Fatma Aliye Hanım, soyadı yasasından sonra 'Topuz' soyadını aldı. Fatma Aliye, 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul'da öldü. Cenazesi Feriköy Mezarlığı'nda toprafa defnedildi..

    Kaynak: Wikipedia





    SABİHA GÖKÇEN

    Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olan Sabiha Gökçen, dünyadaki ilk kadın savaş pilotudur.

    22 Mart 1913, Bursa'da doğan Sabiha Gökçen 22 Mart 2001, Ankara'da vefat etti.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevi evladından birisi idi. Uçuş kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçuş gerçekleştirdi ve otuz iki farklı askerî operasyona katıldı.

    Sabiha Gökçen, 1935'te Türkkuşu'nun açılış töreninde yapılan planör gösterilerinden etkilenerek havacılığa ilgi duydu. Atatürk’ün de destek vermesi ile 1935'te Türk Hava Kurumunun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okuluna girdi, Ankara'da yüksek planörcülük brövelerini aldı. Eskişehir Havacılık Okulunda Savmi Uçan ve Muhittin Bey’den özel uçuş eğitimi aldı. 25 Şubat 1936'da ilk defa motorlu uçak ile uçmaya başladı. Eskişehir Uçuş Okulunda, 1936-1937 döneminde on bir ay boyunca özel eğitim aldı. Bu eğitim sırasında kendisine ilkokul öğretmeni Nüveyre Uyguç eşlik etti. Gökçen, brövesini aldıktan sonra Eskişehir’deki 1. Hava Alayı’nda altı ay görev yaptı, bu sırada Trakya ve Ege manevralarına katıldı.1937 yılında Tunceli'de çıkan ayaklanmayı bastırmak için başlatılan Dersim Harekâtı'nın hava saldırısı safhasında yer aldı. Bu harekâtta gösterdiği üstün başarı sebebi ile, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın da katıldığı bir törenle kendisine "Türk Hava Kurumu Murassa (İftihar) Madalyası" verildi. 30 Ağustos 1937'de askerî uçuş brövesi aldı. Elde ettiği üstün hizmet ve başarılarla bir çok madalya ve bröveler kazanmıştır.

    Sabiha Gökçen 22 Mart 2001 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisinde 88 yaşında kalp yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti.

    Kaynak: Wikipedia





    ARI KUŞU

    Arı kuşu, arı kuşugiller (Meropidae) familyasından Merops cinsini oluşturan temel besinleri arılar olan kuş türlerinin ortak adıdır.

    Arılar ve diğer böcek türleriyle beslenirler. Yatay kum tünellerine ya da toprak oyuklarına yuva yaparlar. Açık alanların sivri gagalı, uzun gövdeli ve uzun kuyruklu kuşlarıdır.

    Zengince renkli tüyleri, ince vücutları ve genellikle upuzun kuyruk tüyleri ile tanınırlar. Rengarenktirler ve çok uzaklardan bakıldığından kırlangıca benzeyen hafif aşağıya dönük uzun sivri gaga ve sivri uçlu kanatlara sahiptirler.

    Temel besin maddelerini arılar oluşturur. Açık bir tünekteyken arı, yaban arıları ve eşek arılarını havadayken yakalarlar. Arı kuşları yakaladığı arıyı yemeden önce sert bir yüzeyde böceğe defalarca vurarak iğnesini çıkarmasını sağlar. Bu süreç esnasında yapılan basınç, zehirin çoğunu dışarıya çıkartır. Arı kuşları toplu halde yaşar. Kumlu dik yamaçlarda açılan tünel benzeri çukurlarda yuva yaparak koloniler oluştururlar. Yumurtaları beyazdır genellikle 2-9 arasında yumurta üretirler.

    En çok Afrika'da yaygındır ama bazıları Güney Avrupa, Madagaskar, Avustralya ve Yeni Gine'de bulunur.

    Kaynak: Wikipedia





    İBİBİK KUŞU

    İbibik (Upupa epops), çavuş kuşu adı ile de bilinen, Gökkuzgunumsular (Coraciiformes) takımının, ibibikgiller (Upupidae) familyasında yer alan tek kuş türüdür.

    Hüthüt veya hüdhüd olarak da isimlendirilir. Bu adı eşleşme dönemlerinde çıkardıkları sesten dolayı bu adı aldığı aldığı düşünülmektedir.

    Uzunluğu 28 cm kadar, gagası uzun yay biçiminde, tüyleri turuncu-kahverengi olup başı sorguçlu, kısa kanatlı bir kuştur.

    Etiyopik ve Palearktik bölgelerin ağaçlık ve bağlık yerinde yaşarlar. Yaşlı ağaç bulunan açık yerlerde, çam orman veya yaprağını döken ormanlarda, meyve bahçelerinde ve bağlarda yerleşirler. Her çeşit oyukta ve kovukta yuvalarını yaparlar ve insana rahatlıkla alışırlar. Haşere, böcek, böcek larvaları, salyangoz ve solucanlarla beslenirler. Yuvasını ağaç kovuklarında veya yüksek toprak deliklerinde yapar. Dişileri 4-12 adet açık mavi veya zeytuni kahverengi yumurtalar üzerinde 16 gün kuluçkaya yatarlar. Kuluçka sırasında erkek dişiyi besler. Yavrular dışkı atarak düşmanlarından kendilerini korurlar. Eşine olan bağlılığı, eşi ölünce yeni bir eş aramaması, yaşlandıklarında anne ve babasının yiyeceklerini temin etmesi, annesi öldüğünde uygun bir yer buluncaya kadar onu başında taşırlar.

    Sonbahar mevsiminde Afrika'ya göç eder. Baharda Asya ve Avrupa'ya tekrar döner. Göç zamanlarının dışında yalnız yaşamayı seven kuşlardır.

    Kaynak: Wikipedia





    MANDARİN ÖRDEĞİ

    Ördekgiller familyasından orta büyüklükte çok renkli bir ördek türüdür.

    LATİNCE ADI: Aix Galericulata

    ÖZELLİĞİ: Yaklaşık olarak 41–49 cm uzunluğunda, 65–75 cm kanat açıklığındadır. Erkek ve dişi arasında oldukça belirgin tüy rengi farkı vardır. Erkekler göz alıcı ve çeşitli renkleriyle oldukça dikkat çekiciyken, dişiler oldukça sıradan tüylere sahiplerdir.

    Yabani hayatta Mandarin ördekleri, sığ göllerin yakınındaki kalabalık koruluklar, çalılar ya da küçük havuz bitkilerin yakınlarında yaşarlar. Yuvalarını su yakınındaki ağaç oyuklarına yaparlar.

    Mandarin ördekleri karada yürüyerek ya da su içinde, genellikle şafak veya grup vakitlerinde beslenirler. Gün boyunca yerde oturur ya da ağaçlarda tünerler.Ana besinleri, bitkiler ve tohumlar, özellikle kayın ağacı yemişidir.

    Tür, doğu Asya'da yayılış göstermiştir, fakat geniş ithalat ve ihracatın etkisiyle ve doğal ortamlarının yıkımıyla doğu Rusya ve Çin'de kalan nüfuslarının 100 çiftin altına düştüğü, hatta Japonya'da sadece 2000 çift kaldıkları tahmin edilmektedir.

    Kaynak: Wikipedia

     



    Web Tasarım & Admini: Tuğrulhan Gülay (Coğrafyacı & Coğrafya Öğretmeni)
    Web hosting by Somee.com